Prof. Dr. Mustafa Genç: “Bilimi özümüzden ve kültürümüzden kopmadan üretmek büyük bir önem taşımaktadır. Mareşal Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda, Türkiye’nin geleceğinin göklerde olduğuna inanıyoruz. SDÜ olarak, ülkemizin dünya için bir umut olma hedefine katkı sunmak amacıyla bilgi ve bilim üretmeye, etkili çözümler yaratmaya devam ediyoruz.”

Türkiye Cumhuriyeti’nin “Millî Uzay Programı”nın “İlk İnsanlı Uzay Misyonu” çerçevesinde, 18 Ocak 2024 tarihinde Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) giden Türk Kozmonot Alper Gezeravcı, “Yanımda Yörük yaşam kültürünün vazgeçilmez bir unsurunu da taşıyacağım,” diyerek yanında götürdüğü kültürel değerlerden birinin çaltı ağacından yapılan nazar boncuğu olduğunu belirtti.

GENÇ: İSTİKBAL GÖKLERDEDİR

SDÜ Yörük Kültürü UAM Müdürü Prof. Dr. Mustafa Genç, Silifke’den (Mersin) çocukluk arkadaşı olan Alper Gezeravcı’nın ailesiyle temas kurarak bilgi aldı. Alper Gezeravcı’nın tarihi uzay görevinin bir yurttaş olarak gurur verici olduğunu ifade eden Prof. Dr. Genç, “Kendi özümüz ve kültürümüzle bilim üretmek oldukça değerli. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mareşal Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda olduğu gibi, istikbal göklerdedir. Ülkemizin dünya için bir umut olması hedefi doğrultusunda SDÜ olarak bilgi ve bilim üreterek etkili çözümler sunmaya devam ediyoruz,” dedi.
Kozmonot Alper Gezeravcı’nın arkadaşı Prof. Dr. Mustafa Genç:

‘Türkiye’nin Dünya’nın daha çok umudu olması için çalışıyoruz’

Türkiye Cumhuriyeti, “Millî Uzay Programı”nı hayata geçirdi ve ilk adım 18 Ocak 2024 tarihinde atıldı.

Bu programın “İlk İnsanlı Uzay Misyonu” kapsamında, kozmonot Alper Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) doğru tarihi bir yolculuk gerçekleştirdi.

Gezeravcı, uzayda kaldığı 14 günlük süreçte 13 farklı bilimsel deneyi tamamlayacak ve 2 Şubat 2024 tarihinde Dünya’ya dönecek. Bu görev sırasında, Yörük kültürünün değerlerini de yanında taşıyan Gezeravcı, Yörük mirasının bir parçasını uzaya taşıyarak kültürel bir mesaj vermeyi amaçladı.

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Yörük Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezi (YORKAM) Müdürü Prof. Dr. Mustafa Genç de bu durumu doğruladı. Silifke (Mersin) doğumlu olan Prof. Dr. Genç, Alper Gezeravcı’nın mahalle arkadaşı olduğunu belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Millî Uzay Programı’nın bir parçası olmaktan yurttaşlar olarak büyük gurur duyuyoruz,” dedi.

Gezeravcı’nın ailesiyle de temas kurduğunu ifade eden Prof. Dr. Genç, “Alper, uzay yolculuğu öncesinde Yörük kültürünün nadide değerlerini teslim aldığını belirtmişti. Ben de bir Yörük çocuğu olarak merak edip ailesinden detaylı bilgi aldım. Uzaya götürülen kültürel değerler arasında çaltı ağacından yapılan nazar boncuğu da bulunuyor,” şeklinde konuştu.

Yörükler minimal yaşamın en önemli temsilcisidir

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Yörük Kültürü UAM Müdürü Prof. Dr. Mustafa Genç, şöyle diyor:

“Yörükler, Dünya’yı geçici bir konaklama yeri olarak görür ve sürekli bir hareket içinde yaşarlar. Ancak bu yaşam biçimi, göçebelikten farklıdır; kışlak ile yayla arasında düzenli olarak yapılan bu göç, zengin bir kültürü ve sanatı beraberinde taşır. Minimalist yaşamın en önemli temsilcileri olan Yörükler, şimdi bu kültürü uzaya taşıyor. Yörük geleneğinde yetişen Alper Gezeravcı, uzay yolculuğunda yanına konargöçer Silifke Yörüklerinin çaltıdan yapılan nazar boncuğunu da alarak, bu mirası geleceğe taşıdı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘istikbal göklerdedir’ sözünü ilke edinerek, Türkiye Cumhuriyeti’ni dünya için bir umut haline getirme hedefiyle yola devam ediyoruz. Hem bilimle hem de gönül bağıyla üreterek, köklerimizden kopmadan sürdürülen bu yolculukta, Allah bizleri kem gözlerden korusun.”
Yörük kültürü uzayda

“Yörük kültüründe nazar inancı önemli bir yere sahiptir. Nazarın etkilerinden korunmak amacıyla duaların yanı sıra çeşitli uygulamalar da yapılır. Silifke Yörükleri arasında yaygın olarak kullanılan korunma aracı, çaltı ağacından yapılan nazar boncuğudur. Ege ve Akdeniz Bölgesi’nin iklimine uygun bir tür olan çaltı, Derleme Sözlüğü’nde ‘diken, çalı’, ‘nazarlık için üçgen kesilmiş ağaç parçası’ ve ‘maki’ olarak tanımlanır. Rhamnaaceae familyasına mensup olan çaltının Latince adı Paliurus spina-christidir. Silifke’de genellikle çaltı veya çaltı dikeni olarak bilinen bu bitki, literatürde farklı yöresel isimlerle de anılır: çalı dikeni, çalı tohumu, çatlı dikeni, çeşmezen, İsa dikeni, kara diken, kara çalı. Silifke’nin en büyük köyü olan Çaltıbozkır ise adını bu bitkiden almıştır.”