Kökboya, doğal kaynaklarla yapılan boyama yöntemi olarak ‘Dünya Markası’ olabilecek özgünlükte bir doğa dostu, sağlıklı yaşam değeridir.

Küresel ısınma ve beraberinde getirdiği iklim değişikliği, orman yangınları, mevsim normalleri dışındaki yıkıcı yağışlar, ani seller, kuraklık, temiz içme suyu kıtlığı ve gıda açlığı tehlikesinin tüm dünyayı etkisi altına aldığı günümüzde doğa dostu uygulamalara çok ihtiyacımız olduğu açıktır.

Kökboya uygulaması sağlık açısından da çok önemlidir. Kökboya, bitki, böcek ve deniz salyangozları ile gerçekleştirildiği için hiçbir toksik madde içermez. Kanserojen etki yaratacak unsuru bünyesinde barındırmaz. Bu yönü ile de kökboya son yıllarda yükselen bir değer hâline gelmiştir. Dünyada önemli tekstil kuruluşları sağlık yönü itibariyle özellikle bebek, çocuk ve kritik ve hassas durumdaki kişilere  (ileri yaşta ve kronik sağlık sorunları olanlar) özel kökboya ile renklendirilen elbiseler üretip piyasaya sunmaya başlamışlardır.

Şu ân Türkiye Cumhuriyeti’nde boyarmadde kaynağı olarak kullanılabilecek 400 kadar bitki türü bulunmaktadır.

Türkler, binlerce yıl boyunca kökboya yöntemi ile renk elde etmeyi başarmış ve yüzyıllarca kullanmışlardır. Tüm bu yönteme adını da veren kökboya bitkisi Osmanlı döneminde çok önemli bir ihraç ürünü hâline gelmiştir.

Kimyasal olarak boyalar sentezlenmeye başlandıktan sonra kökboya Türkiye’de değerini yitirmeye başlamıştır. 1900’lü yıllarda yabancı şirketler özellikle halılar üzerinde hâkimiyet kurmuşlar, baskı oluşturmaya başlamışlardır.

Londra (İngiltere) atölyelerinde çizilen desenler Anadolu’da dokutulmaya başlanmıştır. Şirketlerin halı, kilim ve kumaş dokumalarında öne sürdükleri bir koşul vardı: ‘Boyama olarak kimyasal şekilde sentezlenen renkler kullanılacak.

Türkiye’de o dönem koşul olarak sunulan sentetik boyalara karşı bir direnç gösterilmişti. Renklendirme işlemi yine kökboya ile yapılıyordu. Ancak sonrasında siparişler İngiltere’den geri dönünce Türkiye’de esnaf, zanaatkâr ve tüccarlar buna daha fazla karşı koyamadılar. 1900’lü yıllardan itibaren Anadolu coğrafyasında kimyasal olarak sentezlenmiş, doğal olmayan boyalar kullanılmaya başlanmıştır.

Kökboya oysa Türk kültür ve sanatında iki bin yılı aşan bir bilgelikti.

Son yıllarda kökboya uygulamasına umut vadeden bir dönüş yaşanıyor.

Doğal yöntemlerle renk elde edilmek için sadece bitki ve deniz kabukluları değil böceklerden de faydalanılmıştır.

Dünyada 6 tür böcek renklendirme için kullanılıyor. Süleyman Demirel Üniversitesinde 4 yıl süren bir araştırmanın ışığında boya böceği ailesi için yeni bir tür keşfettik. Bunu da bilimsel bir makale yayını ile dünyaya ilân ettik.